Sözcü müellifi Çiğdem Toker, Ürdünlü bir iş beşerinin Kanal İstanbul’a ait müşterilerine çektiği görüntüyü hatırlattığı bugünkü yazısında, “AKP iktidarı, Kanal İstanbul’u, karma bir KÖİ modeliyle gerçekleştirmeyi, daha doğrusu ihale etmeyi tasarlıyordu. Bu bahis, Kanal İstanbul için hazırlatılan (2018) ve kamuoyuna açıklanmamış Fizibilite Raporu’nda etraflıca işleniyor” dedi.
Toker, Yüksel Proje’nin hazırladığı fizibilite raporundaki, Dünya Bankası çalışması kaynak gösterilerek KÖİ projelerinin içerdiği riskleri şöyle aktardı:
– İnşaat ve Tamamlama Riski – İşletme Riskleri – Talep Riski – Zorlayan Sebep ve Hukukta Değişim – Siyasi Risk ve Kamulaştırma Riski (-Hükümet kararlarının projeyi etkileme riski Proje varlıklarının kamusallaştırılma riski) – Çevresel Risk – Toplumsal Risk – Finansal riskler
“Şimdi kolay bir soru: KÖİ projeleri için genel nitelikte bir çerçeve sayılabilecek, bu sekiz unsurluk risk listesinde, Kanal İstanbul için geçerli olmayan bir tane risk var mı?” diye soran Toker şöyle devam etti:
“Yok edeceği baraj, su havzaları, tarım alanlarından, hafriyat sırasındaki şiddetli gürültü ve toz felaketine, döviz kurundan finansmana, yerleşim yerlerini bozacak olmasından tarihi dokuya vereceği ziyana kadar, olabilecek bütün riskleri bünyesinde barındıran bir yıkım projesinden bahsediyoruz. Ancak not düşelim ki, tümünün içinde “siyasi risk ve kamulaştırma riski”nin dört yıl evvelki bir Fizibilite Rapor çalışmasında yer alması özel bir dikkati hak ediyor.”
Yazının tamamını okumak için .