Dünya tarihine asker millet olarak geçen Türk milleti, zamanımızdan bir iki asır öncesine kadar temelini askerlikten alan teknik ve taktik üstünlüğünü bütün dünyaya kabul ettirmiştir. Toplumun yaşam sistemi ile askerlik arasında işlevsel bir ilişki kuran Türk milleti; tımar, zeamet, has sistemiyle toprağı üretken bir biçimde askerî bir sistem içinde kullanmıştır. Ekonomi, devlet yönetimi gibi işleyişlerle askerî gereksinimleri birleştirmiş; güvenlik yaklaşımları ve gelişme politikalarını yine askerlik anlayışı içinde bütünleştirmiştir. Askerliğe dayanan devlet yönetim sitemi ile tarihsel süreçlerde yaşam koşulları olumsuza aktığında, dönemin ihtiyaçlarını iyi çözümlemiş ve imparatorluk içinden millî bir devletin doğuşunu başarmıştır. Dönemin gerçekleri çerçevesinde mümkün görünmeyen koşullar içinde şanlı bir kurtuluş mücadelesi vermiş; bu yaşamsal çaba ile hem varlığının ilelebet teminatını kazanmış hem de bu istiklal mücadelesiyle bütün uluslara örnek olmuş; kendisini takip edenlere yeni bir çığır açmıştır.
İlk Türk devletlerinden gelen askeri yönetim sistemiyle otoritesini kurmuş, sistemsel olarak başarıyı yakalamıştır. Uzun ve zorlu tarih süreci içinde bugün Türk milletinin özgür, medeni ve güçlü bir devlet sistemi içinde varlığını devam ettirmesi; en eski dönemlerden başlayarak askerlikle ilgili bir sistemi yaşam düşüncesi haline getirmiş olmasında gizlidir. Askerlik sistemi bir vatanın gücünü ve refahını temsil ettiğinden bu işler gizlilik ve kararlılıkla sürdürülmüş, en ufak ayrıntıların gözden kaçmaması için azami derecede gayret gösterilmiştir. Bu sistem diğer ülkeler tarafından uygulanmak istenilmiştir.